130 yıllık bir köklü geçmişin günümüze uzanan aile hikâyesinden bahseder misiniz?
Helvacızade olarak tarihimiz, 1888 yılında dedemiz Hacı Tahir Büyükhelvacıgil’in kurduğu helva üretim imalathanesiyle başlıyor. Helva üretimi, susam yağı ve diğer yağların ticareti ile uğraşan dedemiz kısa süre sonra Helvacızade olarak çağırılmaya başlıyor. Soyadı kanunu çıktığında “Zade, Paşa” gibi uzantılar kaldırıldığı ve soyadı olarak kullanılmayacağı için kentin tüm helvacıları çağrılmış ve helvacıların ürettikleri tonajlara göre soyadları verilmiş. Dedemiz de 800 kg helva üretimi ile kentin en büyük helva üreticisi olduğundan “Büyükhelvacıgil” soyadını o zaman almışız. Sonra biz kardeşimle, Helvacızade soyadımız ölmesin diyerek Helvacızade ismini ticari unvanımız olarak şirketimize verdik ve bugün de şirketimizin adı Helvacızade olarak geçmekte. Dedemizin ardından babamız Kadir Büyükhelvacıgil’in sürdürdüğü çalışmalarla helva ve şekerleme alanında kapasitemiz sürekli artmış; helvanın yanı sıra lokum ve reçel de yapmaya devam etmişiz. Helva imalathanemizin yanı sıra gıda toptancılığına da başlamışız. 1950’li yıllardan bu yana Türkiye’nin en önemli markalarının Türkiye geneli dağıtımlarını başarı ile gerçekleştirdik ve halen devam ediyoruz. Uluslararası ve ulusal firmalarla derin dostluklarımız oluştu ve hizmetlerimizden her zaman için memnun kaldılar. Üçüncü kuşaktan olan benim ve abimin de işe dâhil olması ile sanayiye girme ve kendi markamızı üretme arzumuz ağır bastı. 1989 yılında Zade Bitkisel Yağ Rafinasyon Tesisleri’nin temelini attık ve 1991 yılında Zade markalı yemeklik bitkisel yağ ürünlerimiz ile gıda sektörüne girdik. Zade Tesisleri tüm bitkisel yağları rafine edebilecek kapasitede ve bugün Zade markalı bitkisel yağlar Türkiye’de ve dünyada 5 kıtada 65’ten fazla ülkede güvenle tüketiliyor.
Helvacızade Grubu olarak 130 yıldır faaliyet gösteriyoruz ve 1997 yılından itibaren Türkiye’nin en büyük 500 kurumu arasında yer alıyoruz. Bugün çalışmalarımızı üç temel iş alanında yürütüyoruz. Zade markamızla yemeklik bitkisel sıvı yağ üretimi, Zade Vital markamızla doğal besin destekleri ve beşeri ilaç üretimi gerçekleştiriyoruz. Diğer bir iş kolumuzu ise distribütörlük hizmetleri oluşturuyor. 2000’li yıllardan itibaren, üniversite-sanayi işbirlikleri ile sağlık alanında Ar-Ge ve ürün geliştirme yatırımı yapıyoruz. Türkiye’nin ilk sağlıklı yaşam markası olarak geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz Zade Vital® ürünlerimiz Türkiye genelinde 12.800’ün üzerinde eczaneye ulaşarak büyük bir başarı elde etti. 2015 yılında Zade Vital İlaç Üretim Tesisleri’ni faaliyete sokarak, Avrupa’nın en büyük GMP standartlarında üretim yapan yumuşak kapsül üretim tesisini ülkemize kazandırdık. Şu anda iki ayrı Ar-Ge merkezimizde yeni ürün çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Selçuk Üniversitesi ve Ege Üniversitesi ile birlikte geliştirdiğimiz Doğal Ürünler Araştırma Uygulama Merkezimiz DÜAMER bünyesinde, ülkemizde yetişen endemik bitkileri katma değeri yüksek ürünlere dönüştürme hedefiyle çalışıyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Türkiye’nin 200. Ar-Ge Merkezi olarak belgelendirilen Zade & Zade Vital İbn-i Sina Ar-Ge Merkezi’miz doğal sağlık ürünleri alanında Türkiye’nin ilk Ar-Ge merkezi konumunda bulunuyor.
Böyle köklü ve büyük şirketlerde başarıyı etkileyen unsurlar sizce nelerdir? Kendi ekonomik gelişiminizi ve başarınızı neye bağlıyorsunuz?
Öncelikle büyümek için gerekli olan adımları iyi tespit ettik. Şirketimizin ve markalarımızın gelecek yıllara daha da güçlenerek devam etmesi amacıyla öncelikle Helvacızade Aile Anayasası’nı oluşturduk. Amacımız, özellikle kurumsal yapıyı oluşturarak, belirsiz ekonomik ortamlarda dahi doğru yönetilen ve gelecek için doğru stratejiler üreten bir şirket ortamı oluşturmaktı. Ayrıca sürekli gelişen ve büyüyen bir yapı oluşturmada temel unsur Ar-Ge ve inovasyona önem vermemiz oldu.
Şirketleri büyük canlı organizmalar olarak düşündüğümüzde tabandan tepeye bireysel gelişim unsurları nelerdir? Çalışma prensipleri ve kişisel gelişim ilişkisi nasıl olmalı?
Helvacızade’de temel bir prensibimiz var, eğitim. Tüm çalışanlarımız için her zaman birincil önceliğimiz eğitim olmuştur. Hatta bazı şirketler kriz dönemlerinde eğitimi bir harcama kalemi olarak görüp kesintiye giderler, bizler ise kriz dönemlerinde eğitime bir kat daha ağırlık veririz. Helvacızade kurumsallaşmış bir aile şirketi olduğundan şu anda 3. ve 4. kuşaklarımız ile profesyonel kadrolar birlikte çalışmaktalar. Ailemizin yeni kuşak üyelerini iş hayatına hazırlarken üç aşamalı bir eğitim modeli uyguluyoruz.
• Temel değerler ve farkındalık eğitimi
• Kişisel gelişim ve tercih eğitimi
• İşe giriş stratejileri ve liderlik eğitimi
Temel değerler eğitimi aile bireyi şirketimizde çalışsın ya da çalışmasın yaşam için gerekli olan değer ve erdemlerini geliştirmesine yardımcı oluyor. Erdemler ise iyi insan olmamızı sağlıyor. Erdemlerden bazıları alçak gönüllülük, yardım severlik, dürüstlük, girişkenlik, bağımsızlık, entelektüellik, mantık, empati, sevecenlik, kibarlık, öz denetim, çalışkanlık, geniş görüşlülük, yetenek, neşe, sabır, düzenlilik, cesaret ve bağışlayıcılıktır. Kişisel gelişim ve tercih eğitimi, kişisel gelişim aşamasında genç aile üyelerimizin bireysel özellikleri, gereksinimleri, istek, yetenek ve bilgileri araştırılıyor ve izleniyor. Bir uzman ve/veya bilirkişi tarafından da belirli yöntem ve tekniklerin kullanımıyla bireylerin başta bilinçaltı olmak üzere çeşitli kişilik özellikleri ve eğilimleri tespit ediliyor. Helvacızade’de işe giriş stratejileri ve liderlik eğitimi ise aile bireyleri ufak yaşlarda iken uygulanmaya başlar. Günlük hayat içinde analitik düşünce yeteneği ufak yaşlardan itibaren kazandırılmaya çalışılır. Şirket yönetiminde bulunan tüm yeni jenerasyon aile üyeleri ülkemizin seçkin üniversitelerinde şirket içerisinde görev alacakları alanlarda eğitim aldıktan sonra hem yurt dışı pazarları görmek hem de global bilgi birikimine sahip olmak üzere ABD’de yüksek lisans eğitimlerini aldılar. Göreve başlamadaki en temel kuralımız; iş hayatını daha sağlam temellere oturtabilmek amacıyla 5 yıl aile şirketi dışı bir kurumda çalışmaktır. Okudukları alan ve ileride sorumluluk alacakları konularda uzman şirketlerde çalışmalarını teşvik ediyoruz. Şirkette göreve başladıklarından sonraki 5 yıl yönetim kuruluna imza yetkisi olmaksızın katılmalarını istiyoruz. 5 yıl sonra yönetim kurulu üyesi oluyorlar.
İnsan unsuru ve ticari ahlak konusunu değerlendirir misiniz? Kamu yararını gözeten, ikili ilişkilerde nezaket ve profesyonelliğin olduğu diğerkâm bir ahlak ya da iş etiği hususunda neler yapılabilir?
Helvacızade Grubu bugünlere tek ve yalın bir prensiple büyüyerek geldi: “Ne yaparsan yap dürüstlükle yap, asla çocuklarının yiyemeyeceği bir ürünü üretme ve satma.” Bugün de işimizin özünü bu prensip oluşturuyor. Bugün de kalitesinden emin olduğumuz ürünleri sizlerle buluşturuyoruz. Bizler büyüklerimizden “para kazanmasını değil, iyi ürün üretmeyi ve iyi hizmet geliştirmeyi” öğrendik. İyi ürün ürettiğinizde, topluma güvenilir ürünler sunduğunuzda her şey kendiliğinden gelişiyor. Bu temel öğretileri aile fertlerinden başlayarak tüm çalışanlarınıza aşıladığınızda iş etiğinin, kalitenin ve güvenin odağında olduğu, sürekli fayda üreten bir yapı geleceğe sağlam adımlarla ilerleyebiliyor.
İnsan ve hayata dair neler söylemek istersiniz? Hayatın değişik karelerinde yüreğimize dokunan pek çok olay var. Hayatın da bir gayesi var… İnsan nedir, nasıl olmalıdır? Siz de yüreğe dokunacak bir şeyler söylemek ister misiniz?
Konya’lı olarak, Hz. Mevlana’nın tüm dünyaya yayılan ışığının doğduğu kentte yaşadığımız, aynı havayı soluduğumuz, bereketinden her daim faydalanıp onun öğütleriyle yoğrulduğumuz için kendimizi çok şanslı hissediyoruz. Ülkemizin ve dünyanın dört bir yanından milyonlarca kişi hangi dinden hangi inançtan olursa olsun Hz. Mevlana’nın öğütlerini anlamak için sürekli pek çok kaynak araştırıyor ve Mesnevi’nin her satırını büyük bir titizlikle okuyor. Yine her yıl milyonlarca kişi Hz. Mevlana’nın “Gel, gel! Ne olursan ol yine gel!” çağrısıyla binlerce kilometre öteden Konyamız’a geliyor. Onun yaşadığı yerlerde dolaşıyor, hikmete erdiği sokakları adımlıyor, tıpkı Hz. Mevlana gibi aşkın sırrına erip aynı hisler ile dolup taşmak istiyor. Şems-i Tebrizi’nin Hz. Mevlana’nın kendini keşfedip aşkı bulma yolunda hocası olduğu gibi, insanlık da Hz. Mevlana’nın öğütleriyle ateşin etrafında dönüp sonunda o ateşte yanıp kül olan pervaneler misali sevgiyi keşfedip o sevgide yok olarak manevi huzura erişmeyi diliyor. Hayata devam etmek için nasıl nefes alıp su içmek ve besin almak gerekiyorsa Hz. Mevlana da o kadar vazgeçilmez bir kaynak ruhlarımız için… Biz hayatımızın her aşamasında olduğu gibi profesyonel ve ticari yaşantımızda da her adımımızı O’nun rehberliğinde attık, çalışmalarımızı O’nun gösterdiği düsturlar üzerine inşa ettik… Bugün Helvacızade’yi Helvacızade yapan şirket değerlerini, Hz. Mevlana’nın öğütleri ve kıssalarından aldığımız ilham ve hisselerden çıkardığımız sonuçlardan oluşturduk. Öğrendik ki “Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar.” Bu nedenle nesiller boyu önce kendimiz ve ailemizle sonra çalışma arkadaşlarımızla bu ilkeleri her soluk alışımızda yaşadık ve uyguladık. Hoş bir kaynaktan beslendik ve sabır ile yılmadan güzel işler yaptık, sonuçta da başarı hep kendiliğinden geldi.