ZADE VİTAL’İN HİKAYESİ
Zade Vital, bir sosyal sorumluluk projesi olarak doğdu; Türkiye’nin sağlıklı yaşam markası oldu…
Ülkemizin zengin kaynaklarından, uluslararası rekabete açık, katma değerli ve yenilikçi sağlıklı yaşam ürünleri
65 yıllık geçmişiyle Türk bilim dünyasının önde gelen bilim merkezleri arasında yer alan Ege Üniversitesi ve Helvacızade Şirketler Grubu’nun 2008 yılında başlayan AR-GE ve Ür-Ge yolculuğu, 2012 yılında Türkiye’nin sağlıklı yaşam markası Zade Vital’i insanlarımız ile buluşturdu.
Zade Vital, tohumun doğduğu Anadolu topraklarından çıkan, Akdeniz ve Karadeniz’in sağlık fışkıran bitki ve meyvelerinden güç bulan sağlıklı yaşam markasıdır. Zade Vital ürünlerinin zemininde üniversite & sanayi işbirliği, bilim insanlarından oluşan 200 kişilik bilim grubu Zade Vital’in güçlü Ar-Ge ve Ür-Ge alt yapısı yer almaktadır.
Zade Vital, binlerce yıldır şifa ve güzellik amaçlı kullanılan bitki, meyve ve tohumları Ar-Ge ile birleştirmiş, Sağlıklı Yağlar kategorisi ile dünyanın en zengin Cold Press ürün çeşitliliğini sunmuştur. Zade Vital, bitkileri uluslararası GMP (Good Manufacturing Practices) standartlarında üreterek, farmasötik formda tüm dünya ile buluşturmaktadır. Zade Vital ayrıca, bu ürünleri Concept serileri gibi daha önce yapılmayan inovatif formlar halinde tüm dünyaya göndermektedir.
Zade Vital; çocukluktan itibaren yaşamın her döneminde daha iyi hissetmek, yaşlanma etkilerini geciktirmek, hastalıklardan korunmak, güç ve enerji kazanmak, cildin sağlık ve güzelliğini korumaya ve sağlıkla yaş almaya destek olmaktadır. Zade Vital sağlık düzeyini yükseltmeye yardımcı olurken tedavi maliyetlerini de düşürmeyi amaçlamaktadır.
Dr. Mevlüt Büyükhelvacıgil’in Anlatımı ile Zade Vital’in Hikayesi
2007 yılında dünyada henüz konuşulmayan “superfood” alanında Zade Naturel serisini pazara sunduk. Hem lezzet hem sağlık faydasını bir arada sunan Zade Naturel serimizde %100 doğal olarak elde edilmiş Soğuk Pres yağlar ve keten tohumu, çörek otu gibi toz ürünlerimiz bulunuyordu. Serimizin lansmanını da bir sosyal sorumluluk projesi eşliğinde gerçekleştirdik. Derneklerle işbirliği içinde Türkiye genelinde “meme kanserinden korunmada beslenmenin önemi” konulu eğitim toplantıları yapıyor ve özellikle kadınları bu konuda bilinçlendiriyorduk. Bir yandan ürünlerimizin satışından elde edilen gelirin bir bölümü de derneklere bağışlanıyordu.
Çalışmalarımız sırasında, çok sevdiğim duayen hocamız Memorial Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez’e ürünlerimizi götürdüm. Ürünleri inceleyince çok heyecanlanan Bingür Hocamız, kalp sağlığını desteklemek üzere özelikle nar çekirdeği yağı, keten tohumu yağı ve üzüm çekirdeği yağını üretmemizi söyledi. Bu talebi önemli bir not olarak aklımın bir köşesine yerleştirdim.
Zade Naturel’in KKTC lansmanında da KKTC Kansersiz Yaşam Derneği ile işbirliği yapıyorduk. Dernek başkanı kıymetli Raziye Hanım ürünlerimizi görünce birden ağlamaya başladı. Kendisine neden ağladığını sordum. Bu ürünleri hekimlerin kanser hastalarına destek olarak önerdiğini fakat bulamadıklarını anlattı.
Bingür Hoca ve Raziye Hanım’ın söyledikleri kafamda farklı bir ışığı yaktı. Kalp hastaları ve kanser hastalarına destek olacak ürünler gerekiyordu ve bulunamıyordu. Etkililik, güvenlilik ve yararlılık ilkeleri ile farmasötik forma getirilecek, doktor ve eczacılar tarafından tavsiye edilecek bir ürün formu geliştirmemiz gerekiyordu ve ben nasıl yapılacağını bilemiyordum.
Zade Yağlarımız ile AR-GE çalışmalarımızın başladığı 1991 yılında ne yaptıysam yine o şekilde ilerlemeye karar verdim. Zade Vital bir üniversite-sanayi işbirliği ürünü olacak, her aşamada multidisipliner bir yaklaşımla ilerlenecekti.
Öncelikli olarak Türkiye Tıbbi Cihaz Kurumu’u ziyaret ettim. Bitkilerin ilaca dönüşebilmesi için eczacılık fakülteleri ile işbirliği yapmamız gerekiyordu. Bu doğrultuda üniversitelerimizin eczacılık fakültelerini ziyaret etmeye başladım. Ziyaretlerimiz için şirketimizde oluşturduğumuz çalışma grubu ülkemizde yetişen 80-90 tıbbi bitkinin literatürlerini incelediler. Oluşturduğumuz markanın küresel doğması ve sağlıklı yaşamın kalbi ABD’de de sunulması da önemli bir hedefimdi.
Ankara, Gazi, İstanbul ve Hacettepe Üniversiteleri ziyaretlerim sırasında pek çok kıymetli hocamız ile tanıştım. Bu alandaki önemli fuarlara katılarak dünyadaki trend ürünleri inceledik. Bizim kafamızdaki fikrin ürünler arasında yer almadığını gördüm. Geliştireceğimiz seride sabit yağların yanı sıra uçucu yağların da yer almasını planlıyordum. Bu alandaki fikrimizin de henüz yapılmadığını tespit ettim.
Bir sonraki durağım Ege Üniversitesi idi. Ege Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi ARGEFAR’dan randevu aldım ve toplantıyı çok sevdiğim hocamız İskender İnce ile gerçekleştirmemiz bizim için çok büyük bir şanstı. İkinci aşamada fikrimi Prof. Dr. Işık Tuğlular, o dönem Doç. Dr. Olan Prof. Dr. Ercüment Karasulu ve Prof. Dr. Ulvi Zeybek’e aktardım.
Ercüment Hoca ile bugün keyifle andığımız o günlerde; “Yağlardan ilaç yapacak ve bunları kapsüle koyacak. Heyecanı yüksek fakat bu işlerin kolay olmadığını bilmiyor” şeklinde düşünmüş. Bir yandan projeyi o dönemin Rektörü Sevgili Prof. Dr. Candeğer Yılmaz Hocamıza aktarmış. Candeğer Hocamız da bizlerle tanışmak istemiş ağabeyim Tahir Büyükhelvacıgil ve ben İzmir’e gittik. Bilim ve toplum faydası ortak payda olunca, çok verimli geçen toplantımız neticesinde Ege Üniversitesi ARGEFAR ile çalışmalarımız aktif olarak başladı.
Tesislerimizi ziyaret eden Hocalarımız, dünyanın en ileri teknolojisi ile bize özel geliştirilen bir yazılım ile hazırlanmış, insan hatasından bağımsız otomasyon sistemini görünce “yağ nerede” diye sormaktan kendilerini alamadılar. Bu konuda Bingür
Hocamızın da tesisleriniz bir hastanenin yoğun bakım ünitesi niteliğinde sözleri de her zaman bir gurur vesilesi oldu.
Çalışma grubu olarak ağırlıklı olarak bitkisel ürünlerin reçete edildiği Almanya’yı ziyaret ederek bir workshop düzenledik. Ürünleri nelerin yapılmadığını tespit etmeye çalıştık. Tüm bu çalışmaların her birinin Zade Vital’in temelinde çok önemli yeri bulunuyor.
ARGEFAR ile işbirliğimiz Doğal Ürünler Araştırma Uygulama Merkezi ile güçlenerek ve derinleşerek devam etmesinden insanımız, ülkemiz ve topraklarımız adına mutluluk duyuyorum.
Ülkemizin Toprakları Ülkemizin Zenginliği
Ülkemiz bitkisel kaynaklar açısından oldukça zengin bir konumdadır. Bitki çeşitliliği bugün ve gelecekte insan sağlığının sigortası konumundadır. Tarım, endüstri, tıp ve biyoteknoloji konularında en değerli kaynak olan bitki çeşitliliği bir ülkenin sahip olabileceği en önemli avantajlar arasındadır. Farklı iklim ve coğrafi özelliklere sahip Türkiye toprakları %34’ü endemik 9.582 bitki türüne sahip zengin bir floraya sahiptir. Yüzölçüm olarak Türkiye’den 15 kat daha büyük Avrupa kıtası ile karşılaştırdığımızda Türkiye Avrupa’nın en zengin ülkesi konumundadır.
Eczacılardan ve toplumdan gelen yeni ürün istekleri doğrultusunda pek çok geleneksel bitkisel tıbbi ürününün eczane kalitesinde üretim çalışmaları gerçekleştirildi. “Ülkemizin Toprakları Ülkemizin Zenginliği” teması çerçevesinde Denizli’de bir asırdır geleneksel olarak üretilen Sarı Kantaron Yağı Zade Vital kalitesiyle eczanelere taşındı.
Zade Vital ürünleri bugün Türkiye genelinde 18 binden fazla eczanede, sadece doktor ve eczacı danışmanlığında sunuluyor. Zade Vital; T.C. Sağlık Bakanlığı ruhsatlı geleneksel bitkisel tıbbi ürünler, T.C. Sağlık Bakanlığı Tıbbi Cihaz ruhsatlı ürünler, besin destekleri kategorileri ile 145 farklı ürün çeşidi ve 558 farklı ürün formu ile sağlığa destek olmaya devam ediyor.
Zade Vital 2017 yılında “Yılın Sağlıklı Yaşam Markası ve Yılın Besin Destekleri Markası” ödüllerine layık görülmüştür. Zade Vital İlaç Üretim Tesisleri Avrupa’nın en büyük GMP (Good Manufacturing Practices / İyi Üretim Uygulamaları) standartlarında üretim yapabilen yumuşak kapsül üretim tesisleri arasında yer almaktadır. Yıllık 1 milyar yumuşak kapsül üretilebilen tesislerde ayrıca tüm likid formlar, yarı katı farmasötik formlar ve sert kapsüller de üretilebilmektedir. Tesislerin yıllık sert kapsül üretim kapasitesi ise 324 milyondur.
Daha fazla bilgi için: